16 Haziran 2013 Pazar

Bu gün ben başbakan oldum

Balkonun önünde unuttuğum iki piknik sandalyesi
Üç çocuktan oturabilen – pek tabii ki – iki tanesi
Biri ayakta kalmış, gizli isyanda
Diyor ki –içinden– ben oturamıyorsam taciz edeyim, parçalayayım ki oturamasın onlar da

Böyle bir soğuk savaş vardı balkonumun batı yönünde
Demedim oturamazsınız benim sandalyelerimde ve evimin önünde
Dedim ki dilersen sana da bir sandalye vereyim
Sandalye istemezsen yere kilim sereyim
Yok ısrarla parçalayacaksan bedelini isterim, borçlanırsın
Güzellikle oturursan bilmeni isterim, çok hoşlanırsın

İkisi biz çok usluyuz sıkıntımız yok dedi
Parçalamaya çalışan o diyerek ayaktakini gösterdi
Üçüncü umarsız tavırlarda yandaki erik fidanına yaslandı
Yeni dikilmiş erik onun hoyrat tavırlarına karşı çaresiz kaldı
Omuz silkerken kim bilir nerelerdeydi aklı

Ben aldırmadan üçüncü sandalyeyi uzattım ona
Asi gibi görünürken ilk oturamadığı için gururu kırılana
Bir hamlede kapıp sandalyeyi açıverdi
Tespihe dizilmiş boncuk misali ötekilerin yanına yerleşti
Şanslısın büyük olan sandalyeyi aldın dedim
Daire veya üçgenmiş gibi karşılıklı oturmalarını önerdim
Herşeye hayır diyen ilk diğerlerinin karşısına geçti
Diğerleri de sandalyelerini ve yüzlerini birbirine çevirdi

Kavga etmediğiniz sürece istediğiniz kadar durun
Sıkılınca seslenin ben de içeride oturuyorum
Büyüğüm ya rahat rahat konuşsunlar istedim.
Kendime iş icat edip mutfağa geçtim

Yaklaşık önbeş dakika sonra balkondaki küçük oğluma seslendiler
Anneni çağır biz gitmeye karar verdik dediler
Balkona çıkıp “beni mi çağırdınız” dedim
Teşekkür ederken gözlerindeki gururu, seslerindeki sevgiyi içime çektim
Gülümseyen yüzlerle ve son derece edeple sandalyeleri uzattılar.
Soruma cevaben kısaca kendilerini tanıttılar

Seslenirseniz ben hep buradayım dedim,
Emrinize amadedir sandalyelerim

Onlar giderken hizmet etmeyi tattım
Mutfağa döndüğümde eşime olanları anlattım
Mutlu eden hizmeti yapmak mı? Yaptığımı anlatmak mı?
Kıymetli olan sandalyelerimi korumak mı yoksa onları çocuklarla paylaşmak mı?

Ben üç sandalyeyi onbeş dakika kullandırdığım için gururlandım
On seneden fazladır hizmet veren başbakanın mağrurluğunu anladım
Ben dedim – eşime – hizmetkar olmaya gelmişim
Çocuklara sandalye tahsisatıydı bu günkü binyüzbeşici işim.
Bir de uzlaşmazlığı ve belki de kavgayı önledim
Hem başbakan oldum hizmet verdim hem de orta yolu buldum

Yıllardır dedim beni para için çalıştırdılar
Yalnızca verilen vazifeleri ifa etmeye alıştılar
Birşeyleri değiştirmek istediğimde dinlemiyorlardı
Konuşma, karışma ve hatta çalışma biz sana maaşını tam veririz diyorlardı

Ben bu gün kendimden birşeyi paylaştım
Hem olanı verdim hem de imkansızlıkları aştım
Belki bu gün başlayacak bir soğuk savaşı dindirdim
Üç arkadaş arasındaki husumet ile bertaber içimdeki beni de sindirdim.

Bırakıverdim onlara –kullanmadığım – sandalyeleri
Ayırdım zamanımı ve mutlu oldu benden başka birileri
Çocuklarla bir oldum büyüklük taslamadım
Sandalyelerimi korumak isteyen içimdeki bencil çocukluğa sırtımı yaslamadım
İlave olarak duvardan sandalye bile indirdim

Kullanmadığım sandalyelerim sayesinde onbeş dakikalığına başbakan oldum
Ve etrafımdaki üç gencin sıkıntısını dindirdim
ZR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder