Babaannem çok kızardı babasına onu okutmadığı için.
"Kalem defter parasına kıyamadı okutmadı, hakkımı ondan alacağım öteki dünyada. Ah okusaydım reisi cumhur olurdum. Okuyun kızım" derdi. Ta benim kendimi bildiğim anlardan itibaren. "Çok iyi okuyun direkten direğe geçun, aman ha düşük not almayun arkam açilur, en eyi yerlere gelun" derdi.
Babaannem okula gitmeden okuma yazmayı ve matematiği sökmüştü. Ben de ondan feyzalmış olmalıyım. TRT’de hatırladığım ilk milletvekillerinin yemin törenini izliyorken ikinci sınıfa gidiyordum.
Babama döndüm ve "ben de milletvekili olabilir miyim?" dedim.
"Olursun kızım" dedi.
"Peki cumhurbaşkanı olabilir miyim?" dedim.
"Olursun ama onun için üniversite okumak gerekiyor" dedi.
"Peki, başörtülü olarak cumhurbaşkanlığı yapabilir miyim?" dedim.
"Neden olmasın, olursun inşallah" dedi.
Benim üniversite okuma gerekçem cumhurbaşkanlığı için gerekli olmasıydı. Bundan sonra gün sayıyorum dermişim.
Ama henüz yedi yaşında iken başımı örtmek istemem kimsenin talebi veya baskısıyla değildi. İnançlı insanların örtünmeleri gerektiğini düşünmemden kaynaklanıyordu. Benim için büyüme timsaliydi örtü. Annem örtülüydü. Babaannem de, teyzelerim de.
Anneannem çekingen bir hanımdı. Baskı altında kalmış ve baskıyı benimsemişti. Kadınların bir hiç olduğunu düşünür erkekler bize baktığı için köleleri gibi davranmamız gerektiğini öğütlerdi.
Babaannem de aynı dönemde ve benzer şekilde yetişmişti. Ama o ezilmemiş bilakis baskıya baş kaldırmıştı. Onu okutmayan babasına -vefatında üzüntüden gözlerini bozacak kadar ağladığı halde - bu konudaki hakkını helal etmediği diyecek kadar dürüsttü.
Dini konularda kadını aşağılayan bir şeyler söylendiğinde ve kitaplar buna örnek gösterildiğinde “okumayın o kitapları onları erkekler yazdı" diyecek kadar Allah'ın hakkaniyetine güvenir aman ederdi.
O Fatma Yüksek’ti.
Gerçekler vaktiyle erkeklerin yorumladığı din sebebiyle bizler –kadınlar- çok ezilmişiz. Birçok hakkımızı Allah öyle emrediyor zannederek bilmeden vermişiz. Bence bu bir yobazlık dönemi idi ve geçti. Şimdi eğriyi de doğruyu da kadın erkek herkes farklı birçok kaynaktan çok kolay öğrenebiliyor ve kendi seçimini yapabiliyor.
Şimdiki aklımla bana cumhurbaşkanlığı verilse bilgi birikimim ve hayat tecrübemin eksikliği sebebiyle kabul etmem.
Fakültelerde alınan eğitimler ülkedeki ve dünyadaki olaylarda yetkin bir şekilde söz sahibi olmaya yetmiyor. Belki de bu koşul değiştirilmeli belki de eleri safhalar şart koşulmalı. Zira üniversite zorunluluğu çıktığı dönemde ülkenin en aydın ailelerinin çocukları çok sıkı eğitimler neticesinde üniversiteye gidebiliyor iken şimdilerde üniversite girilince dört bilemedin beş olmadı altı sene sonra diploma ile terk edilen yerden ibaret.
Bir kızım olursa ve bana böyle bir taleple gelirse ona bunun için ne kadar çok çalışması, okuması gerektiğini hatırlatır ve belki de onu hazırlayabilirim, dilerse başını örtebilir ve başörtülü cumhurbaşkanı olur inşallah.
Kaplavanın torunu olarak.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder