Sevgili Hocam
Bu bir aşk mektubu olsun.
Aşkla “Ruhundan ruh vererek” var edildiğimiz âlemde, sağa sola bakınmak yerine gözlerimizi içimize, konuşmalarımızı da anlayacak ruhlara yönelttiğimizde, kavuşabileceğimiz aşka yazılmış olsun.
“ilanı aşk” sayılan “hakikati” muhatabı dışındakiler başka yerlere çekip günah kazanadursun.
“Dildaşından ayrılan dilsiz olur” diyen misali anlatılanın muhatabı “maşuk” olmadı bir başka “âşık” olsun.
Bir besmele çekelim ki yaptığımızı balık bilmezse halık bilsin
Kayıt melekleri sağ tarafımızdaki defterin güzel bir sayfasında söylediklerimize yer bulsun.
İnşallah
Bismillah.
Aşk ile var edilen küçük yaprakları, kar tanelerinin dansını, rüzgârın eşlik ettiği senfoniyi anlayamayan, bir savaş bulup kendine verilen sonsuz enerjiyi tüketmekle meşgulken...
Bilmeden o enerjinin kim için ve ne için verildiğini “sesli kaya” misali her cümleyi muhatap alıp, her mücadelede piyade olup, her kılıç darbesiyle yaralanıp, kendini her fırsatta şehit ederken…
Allah gözlerini açsın.
Ne teslim olduğunda verecek sancağı,
ne üzerinde yaşayanacak bir avuç toprağı,
ne de imana erecek bir ruhu olmayan düşmanın kim olduğunu kulağına çalsın.
Savaşırken her fırsatta yara alan gönlü dile gelsin.
- ki gönül kırgındır savaştığı için-
Dinlemeyen ruha -dosta- inat “kıymetsiz düşmana” savuruverirken öfkesini neden dosta gelince harap ve bitap olduğunu
Neye küsküğünü söylesin
Söyle derdini gel barışayım demek istiyordur belki de “deli divane” bağırırken etrafa?
Küçük sormadan sarılır, dinlemeden kabul eder, düşünmeden itaat eder, kızdığında çekinmeden inat ettiği rahatlıkta da,
Büyük bilir sevdiğinin büyüyeceğini ve bekleyedurur.
Ergen evladı evi yıkmaya başladığında sessizce onun sakinleşmesini beklediği gibi sakin ve dingin olur.
Tutmaz elinden, dikilmez arkasına, her adımda içi ürperse bile kalkmaz yerinden.
-bir sakatlığı yok ise-
Kendi başına yürümenin tadıyla, başarının gururunu verir yanına ki, bu mücadelenin üstesinden geldiğinde eşlik etsin evladına…
İşte bu sabırla beni büyütene, “ruhuma ruhundan verene” duyduğum şükran ve güvenim,
O’nun huzuruna şehit olarak kabul edilmek, verdiği gibi verebilmek -şefaat etmek- için ettiğim duayı kabul edeceğine olan inancım için,
bırakıp tüm savaşlarımı ve haklarımı ben sükûnete teslim oldum.
Buradan bakınca şükrandan başka bir şey düşünemezken,
Orada verilen mücadelenin sebep olduğu israfı gördükçe üzüldüm.
Düşman için kullanılan kelimeleri bir kefeye dost için sarf edilenleri diğer kefeye koysanız terazi gösterir size üzüntümün büyüklüğünü…
Aşk ile yaratılanın, Dost için kullanması için, kendisine verilen kelimelerin yerlerini
“Allah’ın verdiği ustalıkla değiştirip”
düşman gördüğüne karşı silah olarak sarf etmesi...
–hayatını ve imkânlarını dost için değil de düşman için harcaması –
karşısında yine dayanamayıp uyarı fişeğini ateşlemek zorunda kaldım ki,
Buralarda yardım ve tecrübeye
oradaki düşmanın düşmana ihtiyacından daha fazla gereksinim duyan dostlarınızı hatırlayın
Savaşıp yeni yerler kazanmak yerine kazanılmış topraklarda bayındırlığa vakit harcayın
Refahtan geçtik insani yardım vazifenizi unutmayın
Vazgeçmişseniz
–büyük İskender gibi feth ettiğiniz yerleri bırakıp dünyanın bir köşesinde ruhunuzu teslim etmeye karar verdiyseniz-
siz savaşla meşgulken bu halkı düşünecek bir "manda" ya olmadı "emin ve yetkin bir valiye" bizleri teslim edin ki
Bir rahat nefes alalım.
Bu savaş ortamından kurtulalım.
Yok, olmadı, yetmez,
Ben niyazımı peşin yapayım da çareyi Allah’tan bulayım
Doğruyu söyleyen Allah, tek gayemiz olsun,
Düşmanınıza harcayacak bir nefeslik bile enerjiniz kalmasın,
Sevgiyle yapılan, aşkı anlatan dualarınız gücünüz olsun.
ve
Allah sadece bu dualarınızı kabul edip muvaffak etsin.
Yaşarken de ölürken de ahrette de yanınızda sadece ve sadece dostlarınız olsun.
Sevgilerimle… ZR
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder