Kıymetli hocam;
Allah sizden razı olsun ne zamandır dilimde olanı dillendirdiğiniz için.
Ailemin tüm karşı çıkmalarına rağmen her fırsatta söylerim ben Rum’um (Trabzonlu) eşim de Sırp(o Makedon diyor ya).
Ben irticacıyım (türbanlı) eşimse radikal laik(Kadiköylü).
Ben demokratım o cumhuriyetçi. Zaten cumhur sefalet içinde ezilirken baştakiler refah içinde ise krallıktan ne faklı var ki Cumhuriyetin.
Türkiye’de Hanefi olmak Ehlibeyte yapılanlara sessiz kalmayı benimsemek ve Aleviliği dışlamak olarak tanımlandığından Sünni gibi davransam da Aleviyim diyorum.
Kuran'ı, Mesnevi’i anlayamamak, yurdumun bir köşesindeki insanlarla konuşarak anlaşabilmek için Arapça, Kürtçe ve farsça öğrenmemiz gerektiğini düşünüyorum.
İstiklal Marşını severim.
Rahmetli Mehmet Akif’i de bu marşı sahiplenmeyip, Yazdırana ve yazılan millete adamasından ve yaptıklarının karşılığını Allah’tan beklemesinden dolayı sayarım.
Yine de İstiklal Marşımızın vara yoğa o manasız ve hatta manasını bozan beste ile okunmasına karşıyım.
Başkaları bilmem ne için asıyor diye evdeki bayrağı bayramlarda bile asamaz oldum.
Ne Mustafa Kemal’i ne de Osmanlı padişahlarını severim. Bir lider varlıklı ve yatağında ölmüşse ona acırım. Cephede veya suikast ile öldürülen ve ailesine mütevazi bir hayat yaşatanların hizmetlerinin karşılığını ahirette alacaklarına ve asıl onların takdir edilmeleri gerektiğine inanırım.
Allah'a inananı da inanmayanı da sabırla dinleyen ve dualarını kabul eden yaratıcımızın bu dünyada birine mevki ve güç verdiğinde bunu neye ve nasıl kullanacağını kırat kırat ölçerek karşılığını yaşatacağını bildiğim için vazgeçtim çocukluk (Reis-i cumhur olma) hayalimden.
Bizim de Amerikan filmlerindeki gibi 10, 20, 30, 50, 100, 500, 1000, 1500 ve hatta 2000 yıllık geçmişimizde yaşanan korkunçlukları dürüstçe açığa koyabileceğimizi günlerin gelmesini bekliyorum .
Burada veya başka topraklarda beraber yaşadığımız, zorla veya bir şekilde yerlerinden ederek mallarına el koyduğumuz, dillerini veya inançlarını değiştirmeye zorladığımız tüm komşularımızdan özür dileyip ruhumuzu kul hakkından temizleyerek Allah'ın huzuruna çıkmayı diliyorum.
Bunlar olmayacaksa başa geçen faşist yönetim tarafından vatana ihanet suçundan asılmayı belki bu sebeple öteki dünyaya şehit olarak intikal etmeyi bekliyorum.
Şimdilik trafikte sarı ışıkta hızlanarak geçmeye çalışmaktansa mümkünse yavaşlayıp kırmızı geliyor diye durmaya, dünyayı kirletmeye sebep olan kimyasalları en az miktarda tüketmeye, geleceği ipotek altına alan israfı en azından kendi evimde önlemeye, başıma gelen haksızlıklara “bu neki insanlar neler yaşadı” diyerek şükretmeye ama hakkımı aramaya ve başkalarına da işim vesilesiyle her fırsatta Allah'ın verdiği hakları göstermeye çalışarak kul hakkına, diğer canlıların ve canını görecek gözümüz olmayan Allah'ın yarattıklarının hakkına saygı duyarak yaşamaya çalışıyorum.
Bahsettiğiniz Milli duruş dünyada bir dönem uygulandı, öyle özeldi ki uygulayanlar uğruna şehit oldu, yerlerine kendileri için yaşayanlar geçti. Onlar uzun bir dönem muvaffak oldu. Nihayetinde Sultan Süleyman'a kalmayan dünya onlara da iki metrelik bir mezar oldu.
Allah bize de ruhumuzu hak yolunda çalışırken teslime etmeyi ve diğer teferruatları (ırk, dil, mezhep, inanış farkı…) baharda hava uçuşan polenler gibi astımı olanları krize sokacak allerjenler gibi (o dönem için belki gerekli ama geçici) görebilmeyi, alerjisi olanları anlamayı, alerjimiz olmadığı için şükretmeyi nasip etsin. Ben her bahar hasta olurum. Allah’tan dileğim bedenimin bahara gösterdiği duyarlılığın aklımın zihniyet değişikliklerine göstereceği anlayışın bedeli olmasıdır.
Allah'ın binlerce yılda sabrettiği çeşitlilik insanların birbirine hakkaniyet gösterdiği sürece bakii kalsın.
Sağlıcakla kalın ZR21 -10 - 2013
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder