Sevgili Hocam;
Güne sıcak süt ile başlamam sebep olan yazınız için öncelikle çok teşekkür ederim.
Hiç okumadığım ve bilmediğim halde kendimi buldum "yılkı"da. Benden farklı olarak evladından ayrı bir kış geçirmiş de demek ki yavrusunun dayanamayacğaı kadar sertmiş deyip teselli oldum.
Hatta bütün kış yavrusuna bakan adama da iyi ders olmuş diye geçirdim içimden.
Şimdi mutlu bir şekilde kırlarda olaştıkları için sevindim.
Kitabını bulup okumak isterim.
Anne evlat hasreti kısmı zorlasa da, daha kolay dayanılıyor böyle dramatik olaylara, sonra devamını okuyup rahatlıyor insan kitaplarda .
Atlar insanlardan daha güçlü ve akıllı davranınca İlahi adalet onlar için bile tecelli ediliyor da,
dayak yiyen iki arkadaşım destek istediği için kendimi ortaya koyduğumda onlar barıştı ben ortada kaldım.
Babasından ölesiye dayak yiyen öğrencim için okulu ayağa kaldırdığımda "hakediyor da yiyor" dedi idareciler.
Haberlere konu olmayalım diye sonraki dayakta Sosyal hizmetlere ihbar ettiğimde öğrenciyi apar topar sevgi evlerine verdiler o dayağı unutup bana düşman oldu.
Sevgili psikiyatristimin "bir karıkoca arasında şiddet varsa ve kadın buna isyan etmiyorsa o mutlu bir evliliktir siz de müdahale etmeyin" demişti bana bunları anlattığımda.
En son dayak yemekten korkup beni arayan velime "polisi arayın ben birşey yapamam" diyebildim. Arkasından polisi arayıp ihbar ettiysem de şimdi mutlu mutlu karı koca olarak yaşıyorlar.
Demek ki at "yılkı" olmayı hak ediyor sa dokunmamalı, akıllı ise bunu fırsat bilip zaten kurtulur arabaya koşulmaktan.
Böyle akıntıya karşı kürek çektiğim dönemde yazdığım bir şiiri de sizinle paylaşmak istedim.
Günümü güzelleştirdiniz Allah da sizin günleirnizi güzelleştirsin
Muhabbetle kalın, ZR
BEN BİR KOYUNUM
Ben bir koyunum illaki güdülmeliyim
Ancak keçilere özenip, olmadık kayalardaki otları yemeliyim
Sonra koyun olduğumu fark eder, orda çaresizce beklerim
Otlar biter ya açlıktan, ya soğuktan ya da kimbilir kimden gelir ecelim?
Tam bir eşeğim ben sırtıma semer vuran çoktur
Katır tarafım ağır basar, inadına yükümle dağdan aşağı yuvarlanırım
Sahibime kızar, dövüp canımı yaksa da kıpırdamam
Bana gülerek yaklaşan tatlı dilli düşmanıma kanarım.
Ben bir yılanım dünyanın on santim aşağısını tanırım
Bazen küçük ama zehirliyim, bir ısırışta istediğim canı alırım
Bazen iri bir boğa yılanı olup koca bir hayvanım kemiklerini kırarım
Ama yılanım ben, ufak bir yara alsam karıncalar tarafından parçalanırım.
Zulüm gördüğü için sahibini ısıran bir köpektim, evden kovuldum.
Sağdığım sütü bir tekme ile deviren bir inektim,
Bayramı bekleyemedim, kendimi mezbaada buldum.
Kendi yumurtalarını kırmaya hakkı olan özgür bir tavuktum,
Akşam oldu budum ayrı, kanadım ayrı bir tabakta teslim oldum
Ben bir kelebektim, tam kozamı ördüm ki kaynar sularda boğuldum
Üç günlük ömrümde ürettiğim ipekle, şimdi ölümsüz bir şal oldum.
Su samuruydum, tam yuvamı yapacaktım ki, sopalarla vuruldum
Canlıyken pistim şimdi kıymetli bir paltoyum.
Ben bir çakalım, sisli havada sürüye dalarım
Koyun diye köpeğe saldırır, şanslıysam yalnız rezil olur kaçarım.
Kimi zaman o sürünün çobanıyım,
Kavalımla onlara müzik yaparken onlardan daha mı akıllıyım?
Özümde bir koyunum ben, kendi başıma yaşayamam,
Dik başlıyım ya sürünün arkasından uçurumdan da atlamam,
Sağ kalırım ama yalnızım ya kurda yem olurum
Canlı canlı yensem mi atlayıp da ölsem mi daha iyi bir koyun olurdum? ZR2006
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder