Kıymetli Hocam;
Mektubunuza cevabınıza ve bana uygun gördüğünüz nota teşekkürlerimi bildirerek başlıyorum satırlarıma.
Füze anlaşması ile ilgili yazınızı efendiler şeklinde bitirdiğiniz(efendiler =beyefendiler + hanımefendiler) için cevap yazma vazifesini üstüme aldım.
Füze meselesi nedir?
Düşmanlarımız kimler? Savunmaya ihtiyacımız var mı?
Düşmanlar nereden saldırıya geçecekler?
Atatürk olmadan bir savaşa girersek kazanabilir miyiz?
Ülkemizde savunma silahlarını yapacak bilgi, yetenek ve öngörü var mı?
Bu silahlar için dışarıya ödeyecek bu kadar çok paramız var mı?
Çin makbul bir ülke olaydı Suriye savaşına veya İran nükleer silahlanmasına tepki verir ve savaşı kökünden önlerdi.
Öyleyse neden Çin'den füze alıyoruz?
Bu füzeler de birmilyoncudan alınan ürünler gibi uyduruk mu olacak?
Akp’ye karşı olan eşim neden bu anlaşmaya müspet bakıyor?
Kimler bu sorularla bizleri meşgul ediyor?
Böyle konular bana, üniversiteye başladığımda Türkçe imtihanımızı Tarık Buğra’nın Gençliğim Eyvah kitabından yapan Cemil Hocamızı hatırlattı. O kitap benim 28 şubata giden süreç ve 28 şubat sonrasında üniversitede yaşanan olaylara bakışımı değiştirmişti. Allah hocamızdan razı olsun. (arkadaşlar ona Kıl Cemil derdi)
Rüştü Barselona’ya transfer olduğunda kaç gol kurtarmıştı?
1996 Trabzonspor hezimetinden sonra futbol ile ilgili bütün olayları bir kulağımdan geçici belleğe oradan da diğer kulağımdan çıkan kanala yolladığım için hatırlamıyorum.
Tahminimce, Barselona takımının kaleci ve potansiyel kalecilerine gönderdiği bir mesajdı Rüştü transferi. Bizim için olmazsa olmaz olan onlar için gözdağıydı.
SGK faaliyete geçtikten sonra ilaç ve muayene fiyatları nasıl düşüvermişti?
Bizler iftira ve hakaretlerle sokağa atılan, çocuğuyla hayatta kalabilmek için fabrikalarda çalışan, sosyal güvencenin hiçbir işe yaramadığı o kara dönemlerde yaşayan kadının, çocuğu hastalığında ilaç ve doktor parası bulamayınca, evladını babasının yalısının kapısına götürüp "işte bu senin baban bundan sonra sana o bakacak" dediği filmlere ağlayarak büyüdük.
Vaktiyle burnundan kıl aldırmayan parası olmadığı için hastaya bakmayan veya hastahanede rehin alan hekimlerimiz şimdilerde yedi yirmidört cüzi fiyata tedavi hizmeti veriyor, anneler sembolik fiyatlarla (asgari ücrete göre) ilaçlarını istediği eczaneden alabiliyor. Büyük ilaç firmaları eskinin onda biri fiyatına SGK'ya ilaçlarını satıyor.
SGK yı ve Barcelona kalecilerini hizaya getiren neydi?
Bence güç karşısındakini silahla, şiddetle değil mantıkla, parayla ve kararlılıkla ikna etmek, hizaya getirmektir.
Gücü ve bu şekilde adaleti temsil ettiği için milyonlarca yanlışına rağmen Osmanlıyı ve güce duyulan zaaf sebebiyle mevcut iktidarı destekliyorum.
İnsan beşer bazen şaşar derdi Sosyoloji hocamız. Doğru yaptıklarını ve şaştıklarını terazinin kefelerine koyup, tövbe kapıları kapanmadan (Allah her günahı affedecekse) bizler de toleranslı ve affedici olmalıyız vaktiyle canımızı almaya çalışanlara.
Korkuları Çinlilere dünyanın harikalarından birini yaptırabilmişse füzeleri de harika ve eşsiz olacaktır.
Hiç bir suretle savaş başlatmayacağımız (Mavi Marmarada bile özür dileyin yeter dedik ) ve bize saldırdıklarında “atıl kurt” deyip Nato'yu bizim adımıza savaştıracağımız(!) gerçeklerini bir kenara koyalım. Bu füze anlaşmasının bize sağlayacaklarına bakalım.
Yarın savaş çıkacak ve bir başımıza kalacakmışız gibi Çin ile anlaşma imzalayarak hem daha ucuza füzelerimizi alacak hem de ucundan füze yapımını öğreneceğiz.
Liberalleşen ve Demokratlaşan dünyamızda yaşanan katliamlara seyirci kalan Birleşmiş Milletler ve Nato Çin'in sözünü dinliyorsa biz de silahlanma haracımızı Çin'e ödeyerek modern dünyayı para kaybetmemek uğruna kurduğu sistemi sorgulamaya sevk edeceğiz.
Askerlik paralıya çevrilmez de ülkemin beyefendileri boynunun borcu olarak bir müddetliğine Mehmetçiğe dönüşmeye devam ederlerse bu füzeleri onlara canlı kanlı gösterecek askerlik anılarına ordumuzun yeni alet edevatını eklemiş olacağız.
Olmadı tatbikatlarda dosta düşmana karşı bir iki el füze atıvereceğiz.
Ne demiş bilge atalarımız
Armut dibine düşer,
güç gücü - para parayı çeker
zaten düşmanımın düşmanı dostumdur.
Bükemediğin eli öpeceksin.
Olmadı köprüyü geçene kadar dayı diyeceksin.
Artık hangisi uygun düşerse.
(yine de eşim AKP ye oy verir mi sorusuna net cevap veremiyorum)
Yoksa konuşmamamız gerekenleri yazıp duymamamız gerekenleri düşündüğümüz için hata mı ediyoruz?
Sağlıcakla kalın. Selam ve saygılarımla. ZR 29/10/13
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder