Değerli Hocam;
Kusur işleyene avazı çıktığı kadar bağırıp huzurundan kovmayan, bu da kim oluyor ki muhattap alayım deyip görmezden gelmeyen, bana ne deyip öylesine bir iki cümle ile başından savmaya çalışmayan bilakis nazikane cevap verirken bir taraftan da hatasını gösteren kişide olsa olsa hoca sabrı ve anlayışı olur.
Müsaadenizle size Hocam deyiverdim.
Günümüzde hoca olmak için bilmem ne okullarında neleri ezberleyip bilmem ne sınavlarında kaç puan almak gerekiyor da kendisine fikir beyan edenlerin kadrini kıymetini bilmek, onlara da sabır, hoşgörü ve nezaket göstermek gerekmiyor.
Bizler kağıt kalemden uzaklaşalı, interneti ve cep telefonu birine bağlanıp dakika ve skor almak veya bilmem neyi bildirip diğer taraflara döner olduk.
Hal hatir sormak annelerimizin kabul günlerinde gelen misafirlere söylediğimiz ve selavat getirmek gibi manasını bilmeden tekrarladığımız kelime dizisi oldu.
Şık kahve salonlarında sunulan pastanın şekli zarafet, bilmesek de yanımızdakinin istediğinden sipariş etmek görgü sayıldı.
Gerçek ise sipariş ettiklerimizden bir miktar yedikten sonra o şık peçete ile ağzımızı silip buruşturduk tan sonra tabağı insan içine çıkamaz hale getirip kadife örtülü masanın üstüne bıraktığımızda ortaya koyduğu muzdu.
Bundandır hizmet personelinin hızlıca masaları toplaması.
Yoksa bir çuval un fiyatına alınan bir dilim pasta bütün ihtişamı ile (bir gelin gibi) masaya gelip Kara Murat filmindeki yabancı barbarların saldırısına uğramış köylü kadınların son cümlesini söyleyip ruhunu teslim ettiği gibi masadan ayrılmazdı.
Kıymetli Hocam;
Kabahatimi anladım ve düzeltmek istiyorum.
Kabul ederseniz öncelikle geçmiş bayramınızı tebrik ederim.
Bu vesile ile önemli bir konuya deyineceğim.
ODTU yazınızı tebessümle okudum. Ancak size bildirmem gerekir ki eşim ve ailesindekiler ciddi ciddi ülkenin dikta rejimine gitmesinden ve büyük olaylarla Suriye veya Mısır'a dönmesinden dolayı çok endişeli. İnsan içinde olmayınca buna nasıl inandıklarını anlamıyor olabilir.
Ben vaktiyle zorla başörtüsüz olarak çalışmak zorunda kaldığım, her ortamda aşağılandığım halde, tek kurtuluşun cumhuriyet ilke ve inkılaplarını bağlanmak ve olduğu yerde saymak olarak görenlerin şu an hissettikleri korku ve umutsuzluğu hiç yaşamadım.
Huzur ve mutluluğun Allah'ın izniyle değil de insanların merhameti ve kanunların sınırları ile sağlanacağına inananları rahatlatmak için;
(onların anladığı dilden daha yalın bir Türkçe ve serpiştirilmiş ingilizce ile :)
Yakın tarihte kıyamet kopmaz, doğal afet yaşanmaz veya herhangi bir büyük kulüp şike yaparken diğer büyük kulüp tarafından birilerine gambazlanmaz ise,
Aynı şekilde giyinip, yiyip içip, tatil yapabileceklerini, olası sözlü veya göz ile imalı saldırılarda garantör olarak kendimizi feda edebileceğimizi ama onların asla ve kata birşey yapmalarına gerek kalmayacaklarının teminatını vermeliyiz.
Ben eşim ve etrafındakileri teskin ediyorum ama sizin hitap ettiğiniz kesim daha büyük siz de lütfen o kısımı bu korkuların yersiz olduğuna ikna edin,
Korkulanlara da yaptıklarının birilerinde büyük korku oluşturduğunu hatırlatın.
Saygılarımla, sağlıcakla kalın.ZR 24/10/13
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder